Hormonlar bizim insan olmamızda, birçok şeyi öğrenmemizde, algılarımızda ve davranışlarımızda önemli rol oynarlar.
Oksitosin hormonunun öneminden bahsedecek olursak; insanlarda ve hayvanlarda yapılan birçok araştırmaya göre oksitosinin bağlanma ve sosyal davranışlarda etkisinin olduğu görülmektedir. Oksitosin: aynı zamanda sosyal alanda güçlükler ile karakterize otizm ve şizofreni başta olmak üzere pek çok psikiyatrik bozukluğunda tedavi amaçlı kullanımı araştırılmaktadır.
Oksitosin nedir?
Oksitosin hormonu, Yunanca “oxys” ve “tokos” kelimelerinden türemiştir anlam olarak da “hızlı doğum” anlamına gelmektedir.
Oksitosin periferik dolaşımda hormon olarak, merkezi sinir sisteminde ise nörotransmitter olarak görev yapar Hipotalamusun supraoptik ve paraventriküler çekirdeklerinde üretilerek hipofiz bezinin arka lobunda depolanır. Buradan periferik dolaşıma salınarak doğum eylemi sırasında uterusun kasılmasını ve emzirme sırasında sütün kanallardan dışarı atılmasını sağlar.Dokuz aminoasitten oluşur. Çeşitli fizyolojik süreçlerde oksitosin hormonunun önemi büyüktür. Örneğin; doğumu başlatan ve emzirme sürecinde rol oynayan bir hormondur.
Oksitosinin bağlı olduğu reseptörlere bakarsak:
- Rahim
- Böbrekler
- Kemikler
- Kalp
- Beyin
- Over doku
- Meme bezi
Oksitosin, son yıllarda önemli bir hormon olmaya başlamaktadır.Çoğumuzun belkide bilmediği o doğum için önemli bir unsur olan rahim kasılmaları, sütün; süt kanallarına gelmesini ve bebeğimizin emme güdüsüyle ağzına gelmesine yardımcı olan oksitosin hormonuna merhaba diyelim.Her geçen gün bilim insanlarının hayvanlar üzerinde yaptığı araştırmalarla oksiosin hormonu hakkında daha da fazla bilgi öğrenmeye başladık. Özellikle son yıllarda oksitosinin sosyal ilişkiler ve ruh durumumuzla ilgili sırları açığa çıkmaya başladıkça, bu mucizevi hormonun önemi gözümüzde gittikçe yer etmeye başladı.
ANNE, BEBEK VE OKSİTOSİN
Oksitosin “bağlanma” hormonu olarak da biliniyor. Sosyal iletişimden , ebeveyn ilişkilerinde, anne, baba-bebek arasındaki bağlanmaya varana kadar birçok sosyal konumda hormon başrollerde yerini alıyor.
Sarılmak, el ele tutuşmak, bebeğimize dokunmak basit bir temastan öte mi ?
Bireyle kurulan her temasta : insanların birbirine olan güveni, bağlılığı merkezi sinir sistemimizden bize doğru salgılanan bu hormonun marifetidir. Güven duygusunun basit bir horonal açıklaması.
Aşk Hormonu Oksitosine Merhaba Diyelim.
Oksitosin salınımı gebeliğin ilk üç ayından son üç ayına doğru yükselmektedir.
Anne çocuk arasındaki ilişki doğumdan hemen sonra başlar. Oksitosin anne çocuk, baba çocuk arasındaki o bağı kuvvetlendirir.
İlginçtir ki oksitosin hormonu ; kadınların doğum sırasında çektikleri o acıyı unutmalarına yardımcı olur. Bu durum sayesinde anne ve babalar “ artık ikinci, üçüncü çocuğu yapalım” cümlesini söylerler.
Dünyaya gelen canlının yaşamını devam ettirebilmesi için belli bir dönem annesinin özel ilgisine ihtiyacı vardır. Yapılan araştırmalar itibariyle oksitosin hormonunun önemi insanlarda ve hayvanlarda anne-bebek bağlanmasında büyük bir etkiye sahiptir. Bebeğin bakımı, korunması oksitosin hormonunun artması ile annelik iç güdüsüyle birleşip yavrusunu korumaya alıyor.
Emzirme sürecinde hipotalamustan emir alıp oksitosin salınımı başlatan hormonumuz anne ile bebek arasında süt kanalları aracılığı ile anne bebek arasında ömür boyu kopmasını engelleyecek çelik halatların oluşmasına da katkı sağlıyor.
Annelerde;kanda düşük olarak tespit edilen oksitosin seviyesi annenin bebek ile kuracağı ten teması, güvenli bağlanmayı zedelemektedir. Bebeğimizin yetişkinlik yıllarına da olumsuz etkisini göstermektedir.
Doğadaki tüm canlılarda gözlemlenen bu durum bağ kurmamızda oksitosinin önemini göstermektedir.
Oksitosin Hormonunun Salgılanmasının Faydaları
- Bağlılık ve sadakati artırır
- İlişkileri sağlamlaştırır
- Hoşlanma, haz duyma artar
- Yüz tanımanın kolaylaştığı
- Emzirmeyi kolaylaştırır
- Sütün çoğalmasına yardımcı olur
- Cinsel uyarılmayı artırır
- Sosyal yetenekleri geliştirir
- Koruyucu güdüler geliştirilir
- Karşımızdaki kişin duygularını anlamamıza ve daha kolay empati yapmamıza yardımcı olur
- Sakinleştirici etkisi vardır.
- Doğum için rahim kasılmalarını sağlar
- Doğum hızını artırır
- Gerginlik, stres gibi tüm olumsuzlukları yok eder.
- Oksitosinin hayvanlar üzerinde ki etkisine bakıldığında; grup halinde yaşayan hayvanların kendi çocuğunu tanımasında rol oynadığı düşünülüyor.
- Doğum süreci boyunca vücut yüksek miktarda oksitosin hormonu salgılamıştır. Doğum sırasında meme ucunun uyarılması da oksitosin hormonunun vücudumuzdaki erkisinin artmasını sağlayacaktır. Yükselmeye başlayan oksitosin hormonu rahim kasılmasını artıracaktır.
- Oksitosinin serotonin ve dopamin fonksiyonlarını düzenlemekte
- Oksitosin hormonu immun sistem ile de ilişki halindedir
- Oksitosin eksikliği olduğunda bireye ilaç ve gıdalar aracılığı ile oksitosin takviyesinde bulunulması bireyde göz kontağı kurmayı, duyguları anlamayı ve yüzleri daha kolay anlayabildikleri araştırmalar sayesinde bulunmuştur.
- Stresle ortaya çıkan kortizol salınımını baskılayarak anksiyeteyi azaltması
- Oksitosin, korku anındaki ortaya çıkan otonomik belirtileri yok etme etkisi de vardır.
OKSİTOSİN EKSİKLİĞİN DE NELER OLUR?
Her geçen yaşam şartlarının zorlaşmasıyla birlikte kendi kabuğuna çekilen insan sayısı artmaktadır.
Çevremize bir göz attığımızda çocukların dışında gülen, kahkaha atan, anı yaşayan, mutlu olan insan sayısı çok azdır.
Araştırmalara göre oksitosin eksikliğinde bazı hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Bunlar:
- Depresyon
- Stres
- Mutsuzluk
- Migren
- Huzursuzluk
- Aksilik
- Sinirlilik
- Uyumsuzluk
- Huysuzluk
- Gerginlik,
- Kaygı, endişe, korku gibi daha da çoğaltılabilecek olumsuzluklara neden olmaktadır.
Oksitosin salınımı nasıl arttırabiliriz?
- Başkalarını dinleme
- Doğayla iç içe olarak
- Spor yaparak,
- Müzik dinleyerek,
- Hayvan severek,
- Sık sık sarılıp, el ele tutuşarak,
- İnsanlara olarak, gülümseyerek,
- Sosyal olarak,
- Yüzmek
- Tempolu yürüyüşler
- Sizi mutlu eden aktiviteler
- Arkadaşlarınızla gezerek,
- Hayal etmek
- Meditasyon
- Masaj yaptırmak
- Tanıdık deneyimler (sıcak ekmek kokusu, kuş cıvıltılarına uyanmak vb.)
Merkezi sinir sistemimizde bulunan hipatalomus tarafından sentezlenip uyarılan nöronun kana salgıladığı oksitosin hormonu artık vücudumuzda gezmeye ve ihtiyaç duyulan yere doğru hareket etmeye başlamış olabilir.
Yukarıda saydığımız maddelerin içinde : meditasyon,kokular, aktivite gibi bazı basamakların oksitosini arttırdığı düşünülüyor.
OKSİTOSİN HORMONU İÇEREN BESİNLER VE İÇERİKLERİ
Tüketilen bazı yiyecekler vücuttaki endorfin seviyesinin artmasına sebep olur. Tüketilen besinlerin parçalanmasıyla birlikte vücut tarafından endorfin hormonu salgılanmaya başlar. Endorfin hormonunun düzeyi yüksek tutmak için C ve B vitaminlerini bulunduran sebze ve meyveler ve içeriğinde bol miktarda demir ve çinko minerallerini barındıran yiyecekler tüketilebilir.
1.Yumurta: Protein kaynağı yüksek olan, besleyici bir besin maddesidir. Faydalı vitaminler, yağlar ve mineraller içermesinin yanında , vücuttaki oksitosin hormonunun salınımının artmasına yardımcı olur.
2.Acı Biber: Acı diye tüketmekten kaçındığımız bu besin maddesi C vitamini sayesinde insan vücudu kanser ve kalp krizine karşı korur. Vücudun vitamin, kalsiyum ve potasyum ihtiyacını karşılamakla kalmaz ,oksitosin hormonunun salınımının artmasına yardımcı olmaktadır.
3.Muz: Yüksek fiber içeriği tok tutar. Muz hem çözünür, hem de çözünmez lifle yüklüdür.Kalp sağlığı Yüksek lifli gıdalar kalbe iyi gelir.Sindirim kolaylaştırır.Besinlerin güç merkezi.Yüksek potasyum kaynağı oksitosin hormonu seviyesinin artırılmasına yardımcı olduğu için huzurlu, sakin hissetmemize yardımcı olur.
4.Protein içeren besinler: Kas gelişimi ve hücre onarımı bakımından ihtiyaç duyduğumuz protein vücudumuz için hayati önem taşıyor. Dokuz tane protein bakımından zengin olan besin maddeleri vardır. Bunlar: Kırmızı et,beyaz et baklagiller, süt yumurta, yoğurt, kabak çekirdeği, peynir, badem gibi hem bitkisel hem hayvansal gıdaların vücudumuza sapladığı proteinin yanında oksitosin hormonunun salınımını da arttırmaktadır.
5.Omega 3 yağ asidi içeren besinler: Balık ve balık yağı, zeytin, zeytin yağının içermiş olduğu omega 3 yağ asiti miktarı içinde oldukça fazladır. Özellikle somon balığında bolca bulunur. Aynı zamanda oksitosin hormonunu artırır.
6.Lif İçeren Sebzeler: Sebzelerin bir çoğu lif içermektedir.Çözünür lif suda çözülür, kan şekeri düzeylerini kontrol etmeye ve kolesterolü düşürmeye yardımcı olur. Çözünür liflere de en iyi kaynaklar , yulaf ezmesi, fasulye, fındık, elma, çilek, narenciye kabak ve patates gibi sebze ve meyvelerdir. Oksitosin miktarının artmasına da katkı sağlar.
7.Tahıllar: Arpa, yulaf, buğday vb tahıl grupları oksitosinimizin artmasına katkı sağlamaktadır.
8.Çikolata
9.Dondurma
10.Su: Vücudumuzdaki kanın %83’lük kısmını su kaplamaktadır. Su vücuttaki toksinlerin atılmasını sağlayan en önemli maddedir. Metabolizmanın düzenli bir şekilde çalışmasından gıdanın sindirimi vb. birçok görevi vardır. Gün içinde yeterli miktarda içtiğimiz suyun,oksitosin hormonunun seviyesini artırdığı yönünde düşünceler vardır.