Aile, toplumun en küçük birimi olup, bireylerin ruh ve beden sağlığı için gerekli sevgi, şefkat ve bakımı bulabilecekleri en doğal ortamdır. Ailenin yapı taşını oluşturan ebeveynler geleneksel kalıplara bürünmektedir. Bu kalıplara göre anneden doğurması, çocuk bakıp büyütmesi, beslemesi, evi çekip çevirmesi, babadan ise para kazanması, aileyi koruması, dış dünya ile ilişkileri düzenlemesi beklenmektedir. Uzun yıllar var olan bu kalıp, teknolojideki ilerlemeler, annenin ev dışında çalışmaya başlaması, çekirdek aile sayısının artması ile değişime uğramıştır. Uzun yıllar var olan bu kalıp; teknolojideki ilerlemeler, annenin ev dışında çalışmaya başlaması, çekirdek aile sayısının artması ile değişime uğramıştır. Bu değişimle beraber babaların çocuk bakımında önemi daha fazla artmaya başladığını görülmektedir.
Son yıllarda baba çocuk yakınlaşması artmaktadır. Bu yakınlaşmayı;
- Babanın cinsiyet rolüne ilişkin tutumları,
- Eğitimi,
- Yaşı,
- Psikolojik özellikleri,
- Kendi babasıyla ilişkisi,
- Annenin tutumu,
- Annenin çalışma durumu,
- Anne ve babanın evlilik ilişkisi,
- Çocuğun yaşı ve cinsiyeti gibi önemli faktörler etkilemektedir.
Çocuk ve yetişkin arasındaki iletişim doğumla birlikte başlar. Bebek doğduğu andan başlayarak, çevresiyle iletişim kurmaya ve edindiği algıları değerlendirmeye çalışır. Bu dönemde, anne-baba ile çocuğun iletişimi önce sözel olmayan iletişim şeklinde görülür. Bebekler konuşmaya başlamadan önce, vücut hareketleri ve yüz ifadeleri ile onaylanma, yüceltilme, sevgi, tehlike, öfke gibi temel duygusal temaları anlarlar ve bu durumlara göre iletişimde bulunabilirler. İletişim, daha sonra sesler ve sözcüklerle olur. Bu iletişim sadece bilgi değişimini değil, duyguların da paylaşılmasını sağlar.
Aile, birbirini etkileyen ve birbirinden etkilenen bir çember misali olduğundan aile içinde annenin babayla olan iletişimi, babanın çocuğuyla olan iletişimi, çocuğun çevresiyle olan iletişimini etkileyecektir. Aile: anne-baba-çocuk ve kardeşler alt sistemlerinden oluşmaktadır.
Ön gider (2013), okul öncesi dönemdeki yani 0-6 yaş arasındaki çocuklar için anne ve babasıyla ilişkilerin önemine vurgu yapmaktadır Anne-babaları iyi etkileşim içinde olan çocuklar, karşılaştıkları sorunlar karşısında duygu ve düşüncelerini diğer insanlara daha uygun yollarla ifade edebilirler.
BABALAR ÇOCUKLARININ GELİŞİMİNİ NASIL ETKİLER?
Çocuğun sağlıklı bir gelişim göstermesinde babanın, babalık rolünü kabul etmesi, babalık algısı ve babalık rolüne uyum sağlayabilmesi, çocuğun gelişiminin de olumlu etkiye sahiptir. Babanın, çocuğuyla kuracağı bağın temelleri annenin hamile olduğu andan itibaren başlar.
Uyanık ve arkadaşlarına göre “Babaların çocukları ile birlikte etkili zaman geçirerek çocuklarını bağımsız davranmaya teşvik etmesi, sosyal etkileşime girmesi ve çocuklarına zengin uyarıcılar sunması çocukların bilişsel, dil, sosyal ve duygusal alandaki gelişimini desteklemektedir.”
Çocuğun ilk beş yıllık yaşantısında baba kilit rol oynamaktadır. Her ne kadar yaşamın tüm evrelerinde babalar vazgeçilmez olsalar da yapılan çalışmalar erken çocukluk döneminin baba-çocuk ilişkisi ve babalık rolünün şekillenmesinde kritik bir dönem olduğunu vurgulamaktadır. Çünkü Telli ve Özkan’a göre çocuğun yaşantısının ilk beş yılında baba kilit rol oynamakta, çünkü 0-6 yaş arasında çocuğun kişiliği şekillenmektedir. Bu süreçte, baba kendi üzerine düşen sorumlulukları üstlenirken, hem kendisine hem de çocuğunun sağlıklı gelişimine katkıda bulunur.
Gelişimde birden fazla uyaranın olduğunu biliyoruz. Bu uyaranlardan bir tanesi de “baba” figürüdür.
Babanın aile içindeki varlığının somut bir şekilde gözükmesi kız ve erkek çocukların gelişiminde önemli bir yere sahiptir. Kız ve erkek çocukların gelişiminde farklı etkileri gözlemlenen babalık rolünü incelediğimizde:
Erkek çocuklarının: zekâ gelişimi, problem çözme becerisi, cinsel kimliğinin farkına varması, toplumsal cinsiyet rollerini babadan taklit ederek öğrenmesi, akademik başarısını, dil gelişimini ve günlük yaşamını olumlu yönde etkilemektedir.
Kız çocuklarının: karşı cinse duyulan ilginin şekillenmesinde dil gelişiminde sosyal ilişkilerinde önemlidir.
Sosyal ve duygusal gelişim açısından bakarsak; Bizim topluma ayak uydurabilmemiz toplumla iç içe olabilmemize, toplumsal normlara ters düşmemizi engellemektedir. Sosyal ve duygusal gelişimin sağlıklı ilerlemesinde ilgili bir babanın varlığı olumlu yönde etkilemektedir. Çocuğumuzun babasıyla vakit geçirmesi sonucunda; girişimci, kendine güvenen bir kişilik yapısının oluşmasına olumlu bir katkısı olduğu söylenebilir.
Bir de “Baba” kavramının hem gerçek anlamda yok hem de mecaz anlamda yok olduğunu düşünelim o zaman çocuğun baba figürü ile tanışmaması gelişimin olumsuz etkilenmesine sebep olacaktır.
0-3 yaş gelişimin hızlı olduğu bir dönemdir. Özellikle bu dönemde ve devam eden yaşam süreci boyunca Babaların çocuğunun üzerindeki etkisi oldukça fazla olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Babaların aktif bir şekilde çocuğuyla kuracağı bağ (duygusal) çocuğunun hem yetişkinlik yıllarında hem de çocukluk yıllarında gelişimine olumlu katkı sunmuş olacaktır.
Bebeğiniz anne rahmindeyken; annesi ile hem fiziksel hem de duygusal bir bağ ile bağlıdır. Bebeğinizin doğumuyla birlikte “baba” kavramı artık devreye girer. Bu sürede babanın bebeği ile kuracağı duygusal bağ kendiliğinden oluşmamaktadır. Babalarımızın bebekleri ile kuracakları fiziksel, iletişimsel temas bebek-baba arasında duygusal bağın oluşmasına yardımcı olacaktır. Tabii bu sürede anne, babayı teşvik etmeli, destek olmalıdır.
Babaların çocuklarının hayatı üzerinde önemi düşünüldüğünde, babalığın tanımlanması ve babalık rolünün algısının ifadesi önem kazanmaya başlamaktadır. Bu önemin artmasıyla birlikte, babalık rolü ve algısının tanımı yapılmaya başlanılmıştır. Bu tanımlamalar; toplumlara ve içinde bulunulan zamana göre değişiklik gösterdiği bilinmektedir.
BABALIK ROLÜ VE ALGISI
Bazı beceriler doğuştan getirilir. Babalık gibi özel bir kavram genetik kodlama ile erkeklere doğuştan getirilemiyor. Babalık sonradan öğrenilen, yaşanılarak deneyim kazandıran bir kavram olduğu göze çarpmaktadır.
(Lamb, 1975) göre çocuğun hayatında ve gelişiminde önemli bir yeri olan babalar son 30 yıldır unutulan faktördür. Ancak yapılan çalışmalarla birlikte babanın çocuğun hayatında olumlu bir yeri olduğunu, çocuk- baba etkileşiminin önemine, babalık rolü ve algısına yöneliktir.
Babalık Rolü: Rustia ve Abbott’ a göre hem toplumsal beklentiler ve toplum tarafından biçilen rolü hem de kişinin bu rolü üstlenme biçimini ifade etmektedir. Toplumsal yaşamın ve bireylerin babalık rolünü nasıl algıladıkları, nasıl tanımladıkları babalık rolüne olan algıya etki etmektedir.
Babalara göre, babalık rolü; anne ve babanın çalışma hayatında olması, çalışma saatleri ve koşulları, annenin eşten beklentileri, çocuk bakımının zorluğu gibi sebeplerden etkilenmektedir.
Özkan ve arkadaşlarına göre, baba kimliği, gebelikle başlayıp doğum sonrası devam eden yaklaşık üç yıllık sürede gelişmektedir. Eşin hamilelik süreci ile başlayan bu süreç ömür boyu devam etmekte, babaların kendi rollerini nasıl algıladıkları da babalık rolünün ortaya konmasında önemli olmaktadır.
Babalığın, hamilelik sürecinin öğrenilmesiyle başladığını biliyoruz. O zaman babalık rolünü öncelikle bu dönemde tanımlamamız daha uygun olabilir. Bawadi ve arkadaşlarının, babalık rolü algısına babaların bakışını ele aldıkları çalışmada, babaların babalık rolüne dair algıları hamilelik sürecinden etkilendikleri, hamilelikte olumsuz tecrübelere tanık olan babaların babalığa geçişte zorlandıklarını belirlemişlerdir.
Babalık rolü algısının şekillenmesinde toplumun etkisi göze çarpmaktadır. Aile yapısı, toplumsal cinsiyet rollerimiz, anne olduğumuzda ve baba olduğumuzda bizden beklentilerin farklılığı gibi değişkenler babalık rolünün tanımını şekillendirmektedir.
Zeybekoğlu’na göre (2013) “…annenin, babanın ve çocuğun rolleri, belirli bir toplumun egemen değerlerine ve gereksinimlerine göre…” belirlenmektedir.
AİLEME VE EŞİME KATKIM VAR MI?
Toplumsal cinsiyet rollerinin vermiş olduğu bağlayıcı olumsuz etkinin bir çok etken ile günümüzde değişiyor olması ;annelerin ev içinde ve dışındaki sorumluluklarının değişmesine babanın aktif bir şekilde aile yaşamında yerini almasına yardımcı olmuştur.
Değişen yaşam şartlarıyla birlikte günümüzde babaların çocuk bakımında önemi benimsenmeye başlanmıştır. Babanın, çocukların eğitimlerinde ve bakımlarında yer alması ailedeki baba-çocuk ilişkisinin niteliğini de arttırmıştır. Bunun sonucunda baba- çocuk ilişkisi, yaşamı, aile ve anneyle olan ilişkiler gibi bir çok konuda araştırmalar yapılmaya başlanmıştır.
Gebelik, doğum ve doğum sonrası süreçler aile içinde tam bir kaos ortamı yaratabilecek seviyeye ulaşabiliyor. Bu dönemde babanın ve çevrenin anneyi desteklemesi süreci daha hafif atlatılmasına yardımcı olabilir. Perinatal süreç boyunca anne kadar babanın da desteklenmesi ve babanın bu sürece dahil edilmesi babanın babalık rolü ve algısına şekil verebilmektedir. Yapılan bilimsel çalışmalar ve araştırmalar sonucunda babanın bu sürece dahil edilmesi gerektiğine vurgu yapılmaktadır. Lakin tüm bu açıklamalara rağmen dünyada ve ülkemizde babanın tüm sürece dahil olmasında bazı aksaklıklar veya önemsenmeme görülebiliyor.
Babaların Perinatal Sürece Dahili
Dünyada 1960’lı yıllardan itibaren babalar perinatal sürece dahil edilmeye başlanmıştır. İsveç’de gebe eğitim sınıflarına erkekler 1970 yılından itibaren katılmaya başlamıştır. Ukrayna’da son 15 yılda babaların doğuma katılma oranları büyük bir artış göstermiştir. Gelişmiş ülkelerde babaların doğum öncesi, doğum ve doğum sonu süreçlere katılımının desteklenmesine rağmen ülkemizde babalar perinatal sürece dahil edilmemektedirler.
Baba adayları bazı özel koşullar dahilinde doğum sürecine katılarak anneye destek olabilmektedir. Bu özel koşulların başında: babanın sağlık personeli olması, özel hastane gibi durumlar yer alabiliyor.
Bununla birlikte ülkemizde babaların doğum sonu sürece katılımını destekleyen olumlu yasal gelişmeler mevcuttur. Babaların doğum sonu dönemde anneye destek olması ve bebek bakımına katılabilmesi için 657 sayılı Devlet Memurları kanununda değişiklik yapılmış ve ‘’doğum sonrası babalık iznin 10 güne çıkarılması, annenin ücretsiz izin alamadığı durumda babanın, bebeği 0-2 yaş döneminde iken 24 ay ücretsiz izin alabilmesi’’ eklenmiştir.
Babaların çocuk bakımında önemine bakıldığında annenin üzerinde var olan: doğum, doğum sonrası sürecindeki sorumluluklara “ iyi günde kötü günde” sözünü eşi tarafından gerçekleştiriliyor olması; baba acısından duygusal tatminlik yaşanmasına, aile içi uyumun artmasına, baba ile bebek arasında bağın kuvvetlenmesine, annenin psikolojik olarak rahatlamasına olanak sunabilir.
BEN İYİ BİR BABA MIYIM?
Kırman A. Ve Doğan Ö.’ Nün 2017 de yapmış oldukları araştırmada Baba çocuk ilişkisinde, babaların çocukları ile ilgilenmesi konusunda tarihsel ve kültürel olarak pek çok farklılıklar olduğu söylenmektedir. Bowey anneler ve babaların doğaları gereği, çocuklarıyla ilgilenme ve bu ilgilerini gösterme tarzları açısından birbirinden farklı olduğunu belirtmektedir. Genellikle annelerin, okul öncesi çocuklarının günlük ve rutin bakımları ile daha fazla ilgilenirken; babaların ise, çocukları ile daha çok oyun ve/veya spor aktivitelerinde bulundukları görülmektedir.
Bebeğiniz kuracağınız her temas onun güven duygusunun gelişimine katkı sağlayan etmenler arasındadır. Henüz temel ihtiyaçları ve sevgi açlığından başka bir ihtiyacı olmayan bebeğinizle neler yapabilirsiniz hiç düşündünüz mü?
0-6 aylık bebeğinizle neler yapabilirsiniz?
- Bebeğinize bebek mesajı yapmayı öğrenebilirsiniz.
- Bebeğinize banyo yaptırın
- Annesini emmiyorsa biberonla beslenme saatine ortak olun
- Sarılın
- Bolca konuşun. Onu ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin.
- Koltukta otururken kucağınızda uykusu gelen bebeğinizin koynunuzda uyumasının verdiği hazzı yaşayın,
- Kucağınıza almaktan korkmayın. Ericsson’un Psikososyal kuramında 0-1,5 yaş aralığı temel güvene karşı güvensizlik dönemidir. Bu dönemde çevrenizden “ çok kucağa çocuğu almayın sonra kucağa alışır vb. “ sözlerini duyabilirsiniz. Bu dönem zarfında bebeğinizi kucağınızda 7/24 tutun demiyoruz. Ağladığında, onunla oynamak istediğinizde veya öpüp koklamak istediğiniz zamanlarda çocuğunuzu kucağınıza tabii ki de alacaksınız.
- Kalın sayfalı, iri resimli kitapları çocuğunuza anlatabilirsiniz
- Bebeğinizin üstünü giydirebilirsiniz.
- Bez değişimine yardımcı olabilirsiniz.
6 ay-1 yaş arası bebeğinizle neler yapabilirsiniz?
- Hareketlenen bebeğinizle birlikte:
- Emeklemesine yardımcı oyunlar oynanabilir
- Kucağınıza alıp dans edebilirisiniz
- Birlikte park aktiviteleri yapabilir
- Kitap okuma saati yapabilirsiniz
- Küçük sorumluluklar verin ve yapmasına yardımcı olun
- Artık hareketlenen çocuklarınızla banyo aktivitesi daha eğlenceli bir hal alacaktır.
1-2 yaş arası çocuğunuzla neler yapabilirsiniz?
- Tamamen yürümeyle özgürlüğünü eline alan çocuklarınızla bolca neler mi yapılır:
- Basit gibi gözüken ama yakınlaşma için önemli olan güreşmeler yapabilirsiniz
- Birlikte kız/erkek çocuğunuzun kurduğu oyunlarda yer alabilirsiniz
- Önemli olan ne kadar yorgun olsanız bile 15- 20 dakika çocuğunuza bu zaman dilimini ayırmanızdır.
2-3 yaş çocuğunuzla neler yapabilirsiniz?
- Rahat hareket edebileceği güvenli alanlara götürün.
- Zıplaması, koşması, tırmanması için teşvik edici oyunlar oynayabilirsiniz.
- Çocuğunuza hikâye kitapları okuyun.
- Çocuğunuz ile top oyunları ile atma, yakalamak, kavramak gibi becerilerin öğrenilmesine yardımcı olabilirsiniz.
- Birlikte spor yapabilirsiniz
- Resimler çizebilir, boyamalar yapabilir, evcilik oynayabilirsiniz
- Araştırmalar yapabileceği: toprakla, suyla oyunlar oynayabilirsiniz
- Mutfakta, ev toplamada, dolap düzeltmede çocuğunuzun size yardım etmesine izin verebilirsiniz. Bu dönemde aktif bir şekilde size yardım etmekten zevk alan küçük yumurcakları bir çırak olarak kullanabilirsiniz.