Dünyaya geldiğimiz andan itibaren yaşamımızın devamı için iletişim kurmaya başlarız. Kişiler arasında kurduğumuz ilişkilerde duyguların büyük bir önemi vardır. Duygular insanların yaşamlarında mutlu kılabilen aynı zamanda, acı, kayıp, tehlike ve buna benzer pek çok alanda zorluklara karşı gelebilmelerini ve belli hedeflere yönelebilmelerini sağlayan önemli birer yol göstericidir. Kültürel, ekonomik, çevresel ya da toplumsal birçok sorunun çözümlenmesinde zihinsel yeteneklerin yanı sıra sosyal ve duygusal uyumumuzun da büyük önemi bulunmaktadır. Çevremizde kurduğumuz uyum bizim topluma ayak uydurmamızı kolaylaştırır. İşte burada duygular ve sosyal uyumun etkileşimi devreye giriyor.
Tüm bu şartlarda dünyaya yeni gelen 0-3 yaş arası bebeklerimizin ve çocuklarımızın çevreleriyle olan sosyal ve duygusal uyumunu onlara en kolay nasıl kazandırabiliriz? Çocuklarımızın gelişmelerine, öğrenmelerine ve eğlenmelerine büyük katkı sağlayan “oyun oynama” etkinliği devreye giriyor. Son zamanlarda büyük kentlerde çocuklarımızı ve bebeklerimizi dört duvar arasına hapsetmekteyiz. Özgürce koşup eğlenecekleri öğrenecekleri ortamlar kısıtlanmaktadır. Tüm dezavantajlara rağmen yaşadığımız şehirlerde çocuklarımız ve bebeklerimiz için çeşitli yaş aralığında “sosyal oyun grupları” gün geçtikçe sayısını arttırmaktadır.
Henüz dünyaya gözlerini yeni açmış bebeğiniz için aşağıda belirttiğimiz soruları onun yerine kendinize sordunuz mu?
Gelişimde Oyunun yeri var mı? Oyun grupları önemli midir? Sosyal açıdan oyun gruplarına ne zaman katılın malıdır?
Gelişimde Oyunun Yeri
Oyun; çocuğun kendi kendine yaşamı taklit ederek öğrenmesini sağlayan ilk adımıdır. Özellikle 0-6 yaş arası oynanan kurallı, kuralsız, sembolik bütün oyunlar çocuğun gelişimini destekleyen bir etkinliktir.
Çocuk, kendi kendine veya arkadaşları ile zaman, mekân fark etmeksizin oyun oynamanın ve sosyalleşmenin bir yolunu bulur. Oynadığı oyunlarla sorumluluk alır, toplumsal normları öğrenir. Öğrendiklerini, gördüklerini çocuk oyun anında dener ve pekiştirir, duygularını becerilerini geliştirir. Oyun; çocuğun kendini ifade edebildiği en dolaysız, en kolay, en anlamlı yoludur . Hem duygularını, düşüncelerini ifade etmenin kendince yolunu bulur hem de kurduğu oyun aracılığı ile çevresinde gözlemlediklerini bir bir taklit edeceği ortamı oluşturmuş olur.
Sosyal oyun gruplarının bebek gelişiminde öneminin büyük olmasının sebebi, bebeklik ve erken çocukluk döneminde hareket etme ihtiyacını karşılıyor olmasıdır. ( 3 yaşından sonra bir çocuğun minimum günlük 6 saat hareket etme ihtiyacı vardır.) (Oktay, 2004, s. 253; Akt: Kadim, 2012, s.2). Yapmış olduğu çalışmada oyunu, insan hayatının hemen her evresinde var olan bir etkinlik olmakla birlikte, özellikle hayatın ilk yıllarında çocuğun içinde yaşadığı dünyayı tanıması, sevgilerini, kıskançlıklarını, mutluluk ve kırıklıklarını, düşmanlıklarını, iç çatışmalarını, hayallerini, düşüncelerini ifade edebilmesi için en uygun dil olarak kabul edilmesi şeklinde tanımlanmıştır.
Çocukların oyun oynama hakları uluslararası yasalar ile de güvence altına alınmış ve bu sözleşmeler Türkiye tarafından da kabul edilmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 20 Kasım 1989 tarihinde onayladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi, ülkemizde 1995 senesinde 22184 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 31. maddesinin birinci fıkrası; “Taraf devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence etkinliklerinde bulunma, kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar.” ifadesine yer vermektedir. Bu yasa ve sözleşmelere göre oyun, çocuklar için temel bir hak olup aileler, yerel yönetimler ve diğer yetkililer çocukların bu haklarını özgürce kullanabilmeleri için gerekli ortam ve düzenlemeleri yapmakla yükümlüdürler.
Bühler-Hetzer’in (1935) yaptığı araştırmasına göre; çocukların oyun oynama süreleri 2 aylıktan okul çağına kadar artmakta, temel eğitimin başlaması ile oyun oynamaya ayırdıkları zaman 7-8 yaşlarından sonra azalmaktadır. Yaş ilerledikçe çocuk oyunları çeşitlenmekte ve iç mekan oyunlarından dış mekan oyunlarına doğru yönelmektedir. Çocuk oyunları oynandığı yere göre, açık hava ve iç mekan oyunları olarak sınıflanabildiği gibi, oyun çeşidi açısından da işlev oyunları, ben oyunları, hayal oyunları, küme oyunları olarak sınıflanabilir. Ayrıca oyunları araçla oynanan oyunlar, araçsız oynanan oyunlar ve araçta oynanan oyunlar olarak da sınıflandırmak mümkündür. Oyunların böylesine çeşitlilik göstermesi çocuklar ve eğitimciler için oyun seçimini önemli kılmaktadır. Büyüme sürecinde çocuklar oyunlardan da yararlanarak, tüm gelişim alanlarını farklı zamanlarda, farklı yoğunluklarda bir bütünlük içerisinde gerçekleştirirler.
Çocuğumuz için bu kadar önemli olan oyunun bir de oyun gruplarıyla birlikte oynanmaya başlanması çocuğun tek başına bir birey olmaktan onu çıkartıp sosyalleşmesine katkı sağlayan bir basamak olmasını sağlıyor. Her geçen gün teknolojinin gelişmesiyle birlikte bizim anne babalarımızın sokaklarda kurdukları krallıkları yok. Büyüklerimizden dinlediğimiz “ biz akşam ezanına kadar dışarda top peşinde koşardık” cümleleri artık birer anı oldu. Gökyüzüne kadar yükselen binalar arasında boş araziler bulup özgürce çocukların oynayacağı alan kalmadı. Bir çocuğu tek başına dışarı göndermeler yok, parka gidilse bile parkta çocuk bulma ihtimali düşük. Tüm bunlar çocuklarımızın oyun ihtiyacını ve sosyalleşme ihtiyacına ket vurmaktadır. Durum böyle olunca eskiden fazla ihtiyaç duyulmayan ana okulları ve oyun grupları çocuklarımızın aktifleşmesine, teknolojiden uzaklaşmasına, gelişiminin ilerlemesine olumlu katkı sağlayan birer basamak halini alamaya başlamaktadır.
Oyun Grupları Önemli Mi?
İlk 2 ay boyunca 24 saatlik zaman diliminin ortalama 13-15 saatini uykuyla geçiren bebeğimizin ilk iki ayı dolduktan sonra uyku süresinde azalmalar başlayacaktır. İkinci ayından itibaren hareketlenmeye başlayan bebeklerimizle birlikte oyun gruplarında yer almaya başlamamız bebeğimizin gelişimine artı bir katkı sağlayacaktır. Oyun gruplarına katılmak dört duvar arasında, çekirdek aile ortamıyla büyümeye başlayan bebeklerimize ekstra uyaran ve farklı bir ortam sunacaktır. Birden fazla uyaranın 0-6 yaş arasındaki çocukların beyin gelişimine olumlu katkı sunduğu birçok bilimsel makalede kanıtlanmıştır. 0-6 yaş arasında kurulan sinaptik bağlar ve oluşan çeşitli şemalar sayesinde yetişkinlik yaşamında ve yaşlılık yıllarında yaşayacağı olumsuz durumları engellemesine katkı sunmaktadır. Bu zaman diliminde ne kadar çok sinaptik bağın birleşimine katkı sunarsak çocuklarımızın bilişsel gelişiminin sağlıklı ilerlemesini sağlamış olacağız.
Oyun gruplarının sadece bebeğimize değil sevgili annelerimizin ve babalarımızın yaşamına da olumlu bir katkısı vardır.
Oyun Gruplarının Sosyal ve Duygusal Gelişime Katkısı
- Yardımlaşma, paylaşımda bulunma, grup bilinci, bir gruba ait olma, işbirliği sosyalleşmesine
- Sırasını bekleme, sabretme, karşısındakine saygı duyma
- Problem çözme becerisine
- Sosyal ilişkilerin gelişmesine, arkadaşlık, dostluk kavramlarının pekişmesine arkadaşlık kavramının önemine
- Liderlik yönünün ön plana çıkmasına, içine kapanık çocukların sosyalleşmesine
“ hayır “ kelimesinin öğrenilmesine - Her istediğinin olamayacağının bilincine varmasına
- Çevreye uyum sürecinin kolaylaşmasına
- Oyun çocuğun en güçlü ve en doğal dürtülerinden biri olan saldırganlık dürtüsünün boşaltmasına da yardımcı olur.
- Sorunları olan çocukların oyun yoluyla duygu ve düşüncelerini yansıtmasına olanak sunar. Oyun grubunu yöneten uzman tarafından bu durumun fark edilmesiyle birlikte çocuğa erkenden bir uzman elinin değmesine olanak sağlanır.
Oyun Gruplarının Fiziksel Gelişime Olan Faydaları
- Psikomotor becerilerinin gelişimini (atlama, zıplama,çekme,dengede durma, itme,boğuşma, tırmanma kısaca tüm küçük,büyük kas gelişimini destekler)
- Günlük hareket ihtiyacının belli bir bölümünün karşılanmasına yardımcı olur 0- 3 yaş arası çocukların emekleme, yürüme, koşma, dengede durma vb. Bebeklerdeki bedensel gelişimi destekler.
- Hareket ve jimnastik uygulamalarından çekinen, kaygılanan ebeveynlerin bu tarz etkinliklere olan güveninin artmasına
- Çocukların enerjik bir vücuda sahip olmasına
- Ayrıca iç salgı bezlerinden daha fazla salgılama yapılmasına oyun katkı sağlamaktadır
- Çocuklarıyla birlikte gelen ebeveynlerinde hareket ihtiyacının karşılanmasına, bedensel olarak enerjik olmalarına yardımcı olur.
Oyun Gruplarının Dil Gelişimine Olan Faydaları
- Konuşma için ön hazırlık niteliğindedir
- Kelime dağarcığının gelişmesine
- Kendini bir grupta ifade edebilmesine
- Dil konuşma tanısı almış çocukların dil gelişimine
- Alıcı dil ve ifade edici dil becerilerinin gelişmesine
- İletişimi başlatabilmesine ve iletişimi sürdürebilmesine
- Ses tonlamalarının farkına varmasına
- Hayal gücünün gelişmesine yardımcı olur.
Sosyal Oyun Gruplarının Bilişsel Gelişime Olan Faydaları
- Dikkat süresinin uzamasına
- Bebeklerde uyaranın fazla olmasını
- Zekânın gelişmesi için gerekli olan fazla uyaranın bir arada olmasını
- Kuralların farkına varılmasına ( kuralların öğrenilmesi 6 yasından sonra tam olarak öğrenilen bir kazanımdır)
- Hayal gücünün ortaya çıkabileceği etkinliklerin olması
- Problem çözme becerisinin gelişmesine