Genel

Montessori Ekolünün Dikkat Üzerindeki Etkisi

Günümüzde rehberlik servislerinde, psikoloji/psikiyatri kliniklerinde, veli görüşmelerinde yapılan görüşmeler neticesinde başvuru sebebi olarak dikkat kavramının oldukça sık karşımıza çıktığını görmekteyiz. Dikkat kavram itibariyle alan yazında henüz tüm yönleriyle tanımı olan bir kavram olmamakla birlikte farklı spesifik yönleriyle incelenmekte. Bu farklı özel alanların en çok araştırılanı ise dikkat işlevinin seçiciliği olmuştur.

 

Genel olarak kullandığımız dikkati toplama ifadesi tüm duyusal gücün belli bir amaca doğru yönelmesi ve orada bir süre zaman geçirebilmesini kapsar. Görüyoruz ki mekanizma 2 önemli durumu kapsıyor. Biri duyuları yönlendirebilmek ki bu ilgi, alaka, merak ve içinde bulunabilme becerilerini kapsamakta, diğeri ise zaman ay baremlerine göre çocukların bir dikkat süresi bulunmakta ve bunu koruyabilmeleri beklenmektedir. Wagner (1974), yaklaşık iki yaşındaki bir çocukta, dikkatin, çevredeki merak ve heyecan uyandıran uyarıcılar tarafından kontrol edilmekte olduğunu, beş-yedi yaşları arasında ise dikkatin sistematik yöntemlerinin oluşturulduğunu belirtmektedir.

 

Dikkat hayatımızın her alanında önem arz eden bir bilişsel beceridir. Öğrenme de bunların en önemlilerindendir. Maria Montessori de dikkat kavramının önemini bilen ve oluşturduğu ekolde gelişimine önem veren bir uzmandır. Montessori çalışmalarında dikkatin odaklanması ve yoğunlaşması üzerinde durmuştur. Dikkatin polarizasyonu yani yoğunlaşması dediğimiz kavram Maria Montessori için yaşamın içinden bir parçasıdır ve oluşturduğu Montessori Ekolünün de kilit noktasıdır. Bu nokta çok ama çok önemlidir Montessori dikkatin polarizasyonunu pedagojinin kilit noktası olarak tanımlamaktadır. Bu kilit nokta korku ya da başarı kaygısı bulunmayan bir ortamda çocuğun kendi özgür seçimleri ve idaresi yönünde hareket edebileceği bir alanda var olabilmesini kapsar.

 

Montessori bir gözleminde 45 kişilik bir sınıfta 3 yaşında bir kız çocuğunun kulplu silindir olarak isimlendirilen bir montessori materyaliyle çok uzun bir süre oynadığını, dikkatini toplayabildiğini ve dışsal uyaranlara cevap vermeden ilgisini ve merakını materyale aktardığını fark etmiştir. Oyunu bittiğinde ise çocuğun sanki uykudan yeni uyanmış kadar deposunda enerji dolu olduğunu ve neşeli zihni açık bir şekilde etrafına baktığını görmüştür. Bu da gösteriyor ki bir çocuk bir şeyle ilgilendiğinde bir iş üzerindeyken ona dokunulmaması gerekmektedir. Müdahale etmeden dikkatini sürdürdüğü noktada serbestçe çalışması için alan açılmalıdır. Türkiye’de yapılan bir araştırmada Milli Eğitim Bakanlığına bağlı montessori ekolü ile çalışan okullardaki öğrencilerin bulunduğu deney grubu ile klasik eğitim veren okul öğrencilerinin bulunduğu grup arasında Montessori ekolü ile eğitim gören öğrencilerin lehine anlamlı bir fark gözlemlenmiştir.

 

Bizle Baby Muma ekibi olarak, bilim ışığında çalışmalarımızı sürdürüyor ve Montessori Oyun Evi Programıyla çocuklarınıza Montessori ekolünü tanıtmayı ve sunmayı amaçlıyoruz. Aynı zamanda ebeveyn ile işbirliği içinde yürüttüğümüz süreçlerle bu felsefeyi evlerinize taşımayı amaçlıyoruz. Çocuklarımızın güvenli ve sağlıklı ortamlarda doğru yöntem ve tekniklerle yetiştirildiği güzel günlere… sevgiyle

 

Kaynakça:

Koçyiğit, S., Kayılı, G., Erbay, F. (2010). Montessori Yönteminin Beş-Altı Yaş Çocuklarının Dikkat Toplama Becerilerine Etkisinin İncelenmesi. Çağdaş Eğitim Dergisi, 35:16-21.

Listeye geri dön

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir